Panik Atak Neden Olur?

Panik atağın bazı belirtilerini kendinizde tespit etsenizde bu etkenlerin var olması sizde panik atak olacağına kanıt etmez bu sebepten dolayı websitemizde bahsedilen konuları inceledikten sonra uzman eşliğinden Panik atak neden olur konusu tekrar gözden geçirilmelidir, gerekirse gerekli tahlil ve gözlemlerin yapılması gerekmektedir.

Panik atak neden sizde ortaya çıktı? Doğuştan gelen özelliğiniz mi? Çocukluğunuzda meydana gelen kötü bir şeye mi bağlı? Yoksa gündelik hayatın streslerine karşı gösterdiğiniz tepki mi?

Üstteki sorular için cevap verecek olursak şöyle diyebiliriz: Bunların nedenlerin belirli derecede harmanlanmış halidir.

Panik atak rahatsızlığınız, büyük olasılıkla, birçok etkenin ortak sonucu ortaya çıkmıştır.

Biyolojik yapınızdan dolayı daha yatkın olmanızdan kaynaklanabilir.

Yaşamınızdaki koşullardan kaynaklanabilir.

Bunların ikisinin arasında da, gelişim döneminde yaşadığınız deneyimlerde olabilir. Yaşadığınız bu deneyimler, erişkinlik yaşamınızda panik atak geliştirmenize yardımcı olabilmektedir.

Terapilerimde öncelikle psikoterapilerle danışanlarımıza çocukluğu, gençliği, aile hayatı, iş yaşamı ve arkadaş çevresiyle ilgili olabildiğince bilgi alıp bunun ruhsal ve bedensel ilişkileri arasındaki ilgi kavramlarını tespit edip, danışanımızında kendi durumu hakkında detaylı bilgi almasını sağlıyoruz.

Bu aşamada kendi içinde 3’e ayırıyoruz.

Panik Atak Sebepleri

Panik Atak biyoloji ve Genetik yönü

Çoğunlukla toplumda insanın yaşamı boyunca panik atak geçirmesi yaklaşık % 10’dur.

Eğer birinci derecede akrabası (anne babadan, kardeş veya çocuğu) panik atak olanlarda bu olasılık % 15’lere yükselmektedir. Diğer deyişle, size panik atak tanısı konmuşsa, oğlunuzda ya da kızınızda panik atak nöbeti olma olasılığı % 15’tir.

Kan bağı olan akrabalarınızda depresyon, alkol bağımlılığı ya da diğer kaygı bozukluklarından biri varsa, genetik yapınızdan ötürü, panik bozukluğu geçirme olasılığınız başkalarına göre biraz daha yükselir.

Korkak, İçe dönük, utangaç, içine kapanık olarak tanımlanan çocuklar, tanıdık, bildik olmayan çevrelerde sıkıntı duyarlar, böyle ortamlardan kaçmaya çalışırlar ve tanıdık kişinin koruması altına girmek isterler. Bu çocukların vücutları, gözü pek çocuklara göre fazla uyarılır.

Böyle tepkiler gösteren çocukların, sonraki yıllarda kaygı dolu davranışlar ve kaçınma davranışları geliştirmeye yatkın olduklarına ilişkin kanıtlar vardır.

Dolayısıyla, tanıdık, bildik olmayan ortamlarda rahatsızlık duyan bir yaradılışa sahip olan bireylerin sonraki yaşamlarında panik bozukluğu geliştirmeye yatkın oldukları görülmektedir.

Bu bilgiler kişiye, “Her şey benim yaradılışımdan kaynaklanıyorsa o zaman yapacak birşey yok” dedirtebilir. Panik atakla panik bozukluk olan birtakım kişiler panik ataklarından ötürü kendilerini eksikli ya da zayıf olarak kabul edebilirler.

Neden herhangi başka birinde olmazken kendilerinde böyle rahatsızlığın olduğunu düşünürler ve kendileriyle ilgili neyin yanlış olduğu konusunda kaygılanırlar.

Verilecek yanıt şudur: Yanlış olan şey yoktur, ancak değişik olan biyolojik yapıdan söz edilebilir. Başkalarında panik bozukluğu ortaya çıkmış olmayabilir, ancak onlarda da depresyona karşı yatkınlık, migren baş ağrıları ya da kan basınçları tedavi edilmeyi gerektirecek derecede hep yüksek olabilir.

Diğer deyişle, stresli zamanlarında onların da sorunları olur, ancak bu zamanlarda onların kendilerini dışavurum yolları değişik olur.

Danışanlarımızın konuyu doğru anlamaları için 17 soruluk rehber hazırladım panik atak bağlantı linki üzerinden okuyabilirsin.

Ölümler Ve Ayrılıklar

Çocukluk dönemlerinde örseleyici ayrılıklar yaşayan kişilerin panik atak geliştirmeye yatkındırlar. çocukluk döneminde özellikle aileden yakınını yitirme, kişiyi böyle rahatsızlık geliştirmeye yönlendirebilir.

Ölüm veya ayrılık, kaybetme korkusunun kendisi de panik bozukluğunun gelişmesinde yeterince önemli etkendir. Örneğin, sürekli olarak çekip gitmekle gözdağı veren, bu yolla çocuğunu eğitmeye çalışan annenin çocuğunda da böyle durum gelişebilir.

Erişkinliğinde panik atağı ortaya çıkan çoğu kişinin çocukluğunda ayrılık kaygısının olduğu bulunmaktadır.

Güvenli ortamı olmayan çevrede büyüyen çocukların kendilerini güvende hissetmeyecekleri, dolayısıyla ayrılıklara büyük tepki gösterecekleri de görülmektedir.

Ancak, panik atak olan herkesin çocukluk döneminde yitirme ile karşı karşıya kalmış olması koşul değildir veya bundan, çocukluk döneminde böyle  yitim yaşayan herkes panik bozukluğu geliştirecek anlamı çıkartılmamalıdır.

Aile Çevresi

Çocukluk zamanında duygusal ya da maddi açıdan bir takım imkanlardan yoksun kalmış olan çocuklar panik bozukluğu geliştirmeye yatkın olurlar.

Çocukluk döneminde ana-babadan biri ağır depresyonda geçirmiş, süreğen hastalığından ötürü çocuklarıyla hiç ilgilenememiş, ana-babanın alkol bağımlılığı olmuş ya da çok yoğun çalışmalarından ötürü çocuklarına hiç zaman ayıramamıştır.

Dolayısıyla çocuklar zor zamanlarında hep kendi başlarına kalmışlardır. Sonra kişinin yaşamında bu koşullar değişmiş bile olsa, hatta olayların üstesinden gelme becerileri artmış bile olsa, erken çocukluk döneminden gelen bu duygular devam ediyordur.

Dünyanın tehlikelerle, belirsizliklerle dolu olduğu inacını aşılayan, her an, her şeyden zarar görebileceği düşüncelerini aşılayan, kişinin kendisini korumada yetersiz olabileceğini düşündüren, tek başına üstesinden gelemeyeceğine inandıran her aile ortamı kişinin sonrada panik bozukluğu geliştirmesi olasılığını artırır.

Aşırı ilgisiz, aşırı koruyup kollayan aile ortamlarının yanı sıra aşırı eleştirici ve denetleyici aile ortamları da panik bozukluğu gelişmesine zemin hazırlar.

Aşırı eleştirilen kişiler kendileriyle ilgili olarak sürekli kuşku içinde kalırlar, kendilerine güven duyamazlar, dolayısıyla yeterli baş etme becerileri geliştiremedikleri için erişkinlik dönemlerinde zorluklar yaşayabilirler.

panik atak nöbeti ortaya çıkmış olan kişilerde, öfke “olumsuz” duygular yaşamanın büyük rahatsızlık doğurduğu görülür.

Ya sorunlu aile ortamında büyüdüğü için bu tür duygulardan kaçınılması ve böylesi duyguların bastırılması gerektiği öğretilmiştir ya da bu tür duygulara sahip olmanın ve uygun biçimde dışavurmanın kötü olduğu, hatta bu duyguları yaşamanın bile tehlikeli olduğu öğretilmiştir.

Dolayısıyla kendi duygularıyla uygun yöntemlerle baş edemeyen kişilik yapısı oluşturulmuştur.

Hormonlar Ve Gebelik Tıbbi Olaylar

Panik atak nöbetlerinin ortaya çıkmasında hormonlarla ilgili olaylar da önemlidir. Kadınların yaklaşık üçte birinde, panik atakları, doğum yada düşük yaptıktan sonra ya da histerektomi (rahimin alınması) ameliyatından sonra ortaya çıkar.

Bazı kadınlar da ilk panik ataklarının menopoza girmelerinden sonra ortaya çıktığını söylerler. Panik atak nöbeti olan kadınların çoğu panik ataklarının sıklığının ve yoğunluğunun adet dönemlerinin öncesinde arttığını bildirirler. Bütün bu bilgiler panik ataklarının ortaya çıkmasında duygusal etkilerin yanı sıra hormonların da etkili olduğunu gösterir.

Gebeliğinde panik atakları olan kadınlar üzerindeki etkileri kişiden kişiye değiştiği, kadının değişik gebeliklerinde de gebeliğin panik atakları üzerine değişik etkileri görülebilir.

Kadınların çoğunda gebelik sırasında söz konusu rahatsızlığın belirtileri yatışır.

Önemli hastalık ya da ameliyat geçirme, tiroid hastalığı, endokrinolojik bozukluğun ortaya çıkması, yatıştırıcı ya da ağrı kesici, belirli ilaçların bırakılması da panik ataklarını tetikleyebilir.

Tıbbi olayın önceden var olan panik atak’a yatkınlıkla ilişkisinin olmadığı durumlarda bile söz konusu tıbbi olayın sonlanması çoğu zaman panik atak hastalığının ortadan kalkmasına sebep olabilir.

Ümit ederim Panik Atak Neden Olur? yazım senin için faydalı olmuştur. Panik atağa kalıcı çözüm arıyorsan 3 aşamalı odaklanmalı panik atak tedavisi yazımıda okuyabilirsin.